Besinlerin İnsan Vücuduna Yararları
İnsanlar dahil doğadaki her canlının ilk hedefi hayatta kalmak, ikinci hedefi ise türünü devam ettirme içgüdüsü ile üremektir.
Bu iki hedefe ulaşmak için de öncelikle sağlıklı olmak gerekiyor. Ancak sağlıklı bir canlı, doğa şartları ve düşmanları ile mücadele edip bu mücadeleden galip ayrılabilir.
Tabiat ananın akıllı canlıları olan insanları merkeze koyarak, bu yazımızda çeşitli besinlerin insan vücuduna yararlarını aktarmaya çalışacağız.
İlk hedef hayatta kalmak demiştik. Bu hedefe giden yollardan biri de beslenmektir. Doğanın sunduğu birçok besinin vücut sağlığı için ayrı ayrı görevleri ve önemleri vardır. “Dengeli Beslenme” kavramı, vücudun tüm ihtiyaçlarını yeterli oranda karşılayacak şekilde beslenme anlayışını temsil eder.
Makro Besin Türleri Nelerdir?
İnsanlar olarak, besin çeşitliliği açısından doğadaki en şanslı canlılar sayılabiliriz. Doğal dengenin hiç bozulmadığı, tamamen izole bir ortamda Robinson Crusoe gibi yaşadığınızı hayal edin. O da ıssız adada yıllarca doğanın sunduğu yiyeceklerle beslenmiş ve sağlığını korumuştu.
Sağlıklı bir vücut için gerekli birden fazla besin türü olduğunu, bunlardan her birinin vücudumuzda farklı görevler üstlendiğini aklıda tutarak, 3 makro besin türünü ve tüketim amaçlarını gözden geçirelim.
-
Protein
Öncelikli olarak kasların ve diğer dokuların oluşumunda çok önemli rolü olan proteinler, hücrelerin yapıtaşları olarak bilinirler. Kas ve tüm diğer dokuların oluşmasında ve korunmasında proteinler aktif rol oynarlar. Aslında, dokuların gelişimindeki rollerini de unutmamak gerekiyor. Çünkü proteinler, hücre yapıcı özelliği ile, yaşlı hücrelerin genç hücrelerle yenilenmesini de sağlarlar.
Bitkisel kökenli (soya fasulyesi, kuru baklagiller vb. gibi) protein türevleri olsa da, çok ağırlıklı olarak hayvansal besinlerin tüketilmesi ile kazanılırlar.
- Kırmızı ve beyaz et
- Balık
- Yumurta
- Süt ve süt ürünleri gibi hayvansal ürünler, en bilinen protein kaynaklarıdır.
-
Karbonhidratlar
Vücudun gereksinim duyduğu enerjiyi sağlayan besinlerdir. Her besin maddesi belli bir kalori içeriğine sahip olsalar da, asıl enerji kaynağı, tahıllar, yağlı tohumlar, şeker gibi besinler sadece fiziksel aktivitelerin değil, bazal metabolizmanın da kullandığı enerjiyi sağlarlar. İnsan beyninin yönettiği vücut, her zaman acil durumlara hazırlıklı olmaya programlanmıştır ve kötü zamanlar için mutlaka yedek enerji depolarının olması gerektiği içgüdüsü ile hareket eder.
Zayıflamak isteyenlerin korkulu rüyası olan karbonhidratların kullanılmayan miktarları vücut enzimleri tarafından yağa dönüştürülerek depolanırlar. İşte kilo almanın mekanizması bu kadar basittir.
Besinlerin insan vücuduna yararlarından bahsederken kötü şöhreti ile karbonhidratları zararlı sütununa yazmak gibi bir niyetimiz yok. Yukarıda da bahsettiğimiz gibi, ideal ortamda ve yaşam döngüsündeki insanı baz alarak, alınan ve harcanan kalorinin en azından eşit olması gerektiğini ifade etmek istedik.
Aslında sindirim sisteminin en büyük ihtiyaçlarından biri olan lifli yiyeceklerin çoğu karbonhidrat grubunda yer almaktadır.
-
Yağlar
Karbonhidratlardan bahsederken, kullanılmayan enerjinin yağa dönüştürülerek depolandığından bahsetmiştik. Dolayısı ile yağlar, vücudun yedek yakıt depoları gibi düşünülmelidir.
Besinlerle alınan yağlar, ilk etapta aynı karbonhidratlar gibi yüksek kalori içerikleri ile vücudun enerji ihtiyacını karşılarlar.
Bunun ötesinde ise, bir miktar yağın vücutta depolanması zorunludur. Vücuttaki yağlar, derinin altında, iç organların çevrelerinde, organlar arası boşluklarda konumlanarak adeta yastık vazifesi görürler. Özellikle batın gibi geniş bir boşlukta yer alan her organın çevresi, onu dış darbelerden koruyacak bir yağ dokusu ile kaplıdır.
Besinlerle alınan yağın fazla olması ise bu amacın dışına çıkarak, kilo almaya, damar sertliği ve dolaşım bozuklukları gibi çok ciddi sonuçlara yol açacaktır.